Fince Yeminli Tercüme
Fince ( Bu ses
hakkındasuomi (yardım·bilgi), Fince telaffuz: [ˈsuo̯mi] ), Finlerin
ana dilinin oluşturan bir Ural dili. Finlandiya'nın iki resmî
dilinden birisi ve nüfusunun %92'sinin anadili (diğer resmi dil
İsveççe) olan Fince, İsveç'in kuzeydoğusunda konuşulan Meänkieli ve
Norveç'in kuzeydoğusunda konuşulan Kven Fince lehçelerinidi
kapsamaktadır. Fince aynı zamanda İsveç'te ulusal azınlık dilidir.
İsveç'te hem Fince hem de Meänkieli konuşulmaktadır. Kven ve
Meänkieli'nin durumu ise tartışmalıdır. Dünya genelinde ana dili
Fince olan 5,5 milyon insan yaşar. Ural dilleri içinde Macarca'dan
sonra en çok konuşulan dildir. Finlandiya’da 1863 yılında resmi dil
olarak kabul edilmiştir.
Fin alfabesi (aakkoset) a, d, e, g, h, i, j, k, l, m, n, o, p, r, s,
t, u, v, y, ä, ö, olmak üzere 21 harften oluşmaktadır. Fince -j
harfi Türkçedeki -y harfi gibi, -y harfi Türkçedeki –ü harfi gibi
okunur ve –ä harfi ise a ve e arasında bir sestir. Tıpkı
İngilizcedeki -man, -cat sözcüklerindeki –a’nın okunuşuna benzer.
Fince de Türkçe gibi yazıldığı şekilde okunur.
Fince, Ural dil ailesinin bir üyesidir ve tipolojik (tür bilimsel)
olarak hem eklemeli hem bükünlü diller arasında kabul edilir. Fakat
çoğunlukla eklemeli bir dil olarak kabul edilmektedir. Bükümlü bir
özellik de göstermesinin sebebi yüzyıllar içerisinde Hint-Avrupa
kökenli (İsveççe, Rusça, Almanca) dillerden etkilenmiş olmasıdır.
Fince, cümledeki rollerine bağlı olarak isimleri, sıfatları,
zamirleri, sayıları ve fiilleri büker ve değiştirir. Cümleler
normalde özne-fiil-nesne sırasıyla oluşturulur ancak çekim ve
bükümün yoğun kullanımı kelime sıralamasının farklı şekillerde
yapılmasına izin verir. Kelimeler İsveç alfabesinden türetilen Latin
kökenli Fin alfabesiyle yazılır. Kelimeler okunduğu gibi yazılır ve
yazıldığı gibi okunur. Her harf bir fonemi (sesbirim) temsil eder
yani her harfe karşılık bir ses vardır. Uzun ünlüler ve çift
ünsüzler birbirinden ayırt edilebilir. Dilin fonetiği birçok çift
ünlü içerir ancak ünlü uyumu çift ünlülerin çeşitliliğini
sınırlandırır.
Fince, Ural dil ailesinin Fin dilleri kolunun bir üyesidir. Fin
dilleri kolu ayrıca Estoncayı ve Baltık Denizi çevresinde konuşulan
birkaç azınlık dilini de ihtiva eder. Fincenin diğer Ural dilleriyle
(Macarca gibi) birçok bakımdan ortak yönleri vardır. Bunlar:
Ortak Biçim Bilgisi (Morfoloji)
Hal ekleri: Tamlayan halinde -n eki, belirtme halinde -a / -ä eki,
koşul halinde -na / -nä eki gibi.
Çoğul eki -t ve -i.
Birinci tekil kişi sahiplik eki -ni ve ikinci tekil kişi sahiplik
eki -si gibi.
Çeşitli yapım ekleri: Ettirgen -tta / -ttä yapım eki gibi.
Diğer Ural dilleriyle düzenli ses uyumları ( benzerlikleri )
gösteren ortak kelime dağarcığı. Örneğin 'kala ( balık )' kelimesi
Kuzey Sami dilinde guolli, Macarca'da hal'dır veya 'kadota ( ortadan
kaybolmak )' kelimesi Kuzey Sami dilinde guoððit, Macarca'da
hagy'dir.
Fince ve diğer Ural dillerinin coğrafi kökeniyle ilgili çeşitli
teoriler vardır. En yaygın görüş, Ural Dağları bölgesi etrafındaki
kutupaltı orman kuşağında ve / veya orta Volga'nın kıvrımında bir
yerde Proto Uralcanın ortaya çıkmış olduğudur. Ural dillerinin Proto
Uralca'dan geldiğine dair en güçlü kanıt, ses benzerliklerinde
belirli bir düzene sahip ortak kelime dağarcığının yanı sıra Ural
dillerinin yapı ve dilbilgisinde birçok benzerliğe sahip
olmalarıdır.
Fince, çoğunluğu Finlandiya'da yaşayan yaklaşık 5 milyon kişi
tarafından konuşulmaktadır. Ayrıca İsveç, Norveç, Rusya, Estonya,
Brezilya, Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nde dikkate değer
seviyede Fince konuşan azınlıklar bulunmaktadır. Finlandiya
nüfusunun büyük çoğunluğunun yaklaşık % 90,37'sinin anadili (
birinci dili ) Fince'dir. Nüfusun geri kalanı İsveççe ( % 5,42 ),
Sami dili ( Kuzey, İnari, Skolt lehçeleri ) ve diğer dilleri
konuşmaktadır. Buna ek olarak Fince, Estonya'da yaklaşık 167,000
kişi tarafından ikinci dil olarak konuşulmaktadır. Norveç'in bazı
bölgelerinde ve İsveç'in kuzeyinde konuşulan, Fince'nin bir lehçesi
olan 'Kven' bazılarınca ayrı bir dil olarak kabul edilmektedir.
Fince, Finlandiya'nın iki resmi dilinden ( diğeri İsveççe )
birisidir ve 1995'ten bu yana Avrupa Birliği'nin de resmi
dillerinden bir tanesidir. Fince, milliyetçi Fennoman hareketi ile
birlikte Finlandiya Büyük Dükalığı yönetimi döneminde önem kazanmaya
başlamış ve 1863'te Finlandiya Millet Meclisi tarafından resmi dil
olarak kabul edilmiştir. Aynı zamanda Fince, İsveç'te hala resmi
azınlık dili konumundadır. Nordik Dil Anlaşması'nın hükümleri
gereğince, Nordik ülkelerin ( Danimarka, Finlandiya, İsveç, İzlanda,
Norveç ) Fince konuşan vatandaşları diğer Nordik ülkelerin resmi
kuruluşlarıyla iletişim kurarken herhangi bir sözlü veya yazılı
çeviri ücreti ödemeden doğrudan kendi anadillerini kullanma imkanına
sahiptir. Bununla birlikte İsveç'te Fince'nin gelecekteki durumu ile
ilgili endişeler dile getirilmektedir. Örneğin, 2017 yılında İsveç
hükûmeti hakkında hazırlanan raporlar, özellikle ülkede yerleşik
halde yaşayan % 7 civarındaki Finler'e yönelik mevcut azınlık dil
politikalarına uyulmadığını göstermektedir
Fin dilleri, Sámi dili milattan önce 1500 - 1000 civarında Proto-Fin
dilinden ayrıldıktan sonra Proto-Fin dilinden gelişmiştir.
Günümüzdeki kuramlar milattan sonra ilk bin yıl boyunca üç veya daha
fazla varsayımsal Proto-Fin lehçesinin ortaya çıkıp geliştiğini
varsayar.
13. yüzyılın başlarına ait 292 numaralı Huş Ağacı Kabuğu Belgesi
herhangi bir Fin kökenli dilde yazılmış bilinen en eski belgedir.
Fince'nin bilinen ilk yazılı örneği ise milattan sonra 1450 yılına
tarihlenen Almanca bir gezi günlüğünde bulunmuştur. Günlüğe eski
Fince ile "Mÿnna tachton gernast spuho sommen gelen Emÿna daÿda"
yazılmıştır. Günümüz Fince'si ile bu ifade " Minä tahdon kernaasti
puhua suomen kielen, ~mutta~ en minä taida ( Fince konuşmak
istiyorum ~ama~ yapamıyorum) " şeklindedir. Gezi günlüğünde yazan
sözler adı bilinmeyen Fin bir rahibe aittir. Günlükteki 'gelen ( dil
) ' kelimesi belirtme durumunda ( ismin -i hali ) yanlış şekilde
kullanılmıştır ve 'mutta ( ama )' bağlacının eksikliği günümüzde
bile Fince'yi yabancı bir dil olarak öğrenip konuşanların yaptığı
tipik bir hatadır. Unutmamak gerekir ki o dönemde Finlandiya'daki
rahiplerin çoğunluğu İsveççe konuşuyordu.
Orta çağ boyunca Finlandiya'nın İsveç'in hakimiyeti altında olduğu
dönemde Fince sadece bir konuşma diliydi. O sıralarda uluslararası
ticaret dili Orta Aşağı Almanca, yönetim dili İsveççe ve dini
törenlerin dili Latince'ydi. Bu, Finlerin ana dillerini sadece
günlük yaşamlarında kullanabildiği anlamına geliyordu. Fince,
İsveççe'den daha düşük görülmekteydi ve Finler toplumda ikinci sınıf
vatandaş olarak görüldükleri için hiçbir resmi durumda kendi
dillerini kullanamıyorlardı. Papaz yetiştirme okullarında İsveççe
eğitim vererek, kilisede İsveççe konuşarak, İsveççe konuşan hizmetli
ve hizmetçilerin Fince konuşulan bölgelere göç ettirilmesini
sağlayarak, Fince konuşulmasını azaltma çabaları bile vardı.
Fince için ilk kapsamlı yazı sistemi 16. yüzyılda Fin bir rahip olan
Mikael Agricola tarafından oluşturulmuştur. Agricola, yazı sistemini
oluştururken İsveç, Alman ve Latin yazı sistemlerini temel almıştır.
Onun asıl amacı Kitab-ı Mukaddes'i tercüme etmekti ancak öncelikle
standart Fince'nin bugün hala dayandığı yazımla ilgili kuralları
belirlemesi gerekiyordu.
Agricola'nın yazı dili Fince'nin batı lehçelerini esas alıyordu ve
hedefi her sesin bir harfe karşılık gelecek şekilde ifade
edilmesiydi. Fakat o bu ugraşısında birçok sorunla karşı karşıya
kaldı ve istikrar elde etmede başarısız oldu. Bu nedenle duruma
bağlı olarak aynı sesler için farklı işaretler kullandı. Örneğin O,
'ð' sesini ifade etmek için 'dh' veya 'd' harfini, 'θ' sesini ifade
etmek için de 'tz' veya 'z' harfini kullandı. Ayrıca Agricola, 'ɣ'
sesini ifade etmek için 'gh' veya 'g' harfini, /h/ sesini ifade
etmek için de 'ch', 'c' veya 'h' harfini kullandı. Mesela, modern
yazım sisteminde 'tehtiin' olarak yazılan kelimeyi 'techtin'
şeklinde yazdı.
Daha sonraları diğerleri Agricola'nın çalışmasını gözden geçirerek
daha fonemik ( tek sesi tek harfle ifade eden ) bir sistem için çaba
sarf ettiler. Bu sırada Fince bazı seslerini kaybetti. ð ve θ
sesleri standart dilden kayboldu ve sadece Batı Finlandiya'daki
küçük bir kırsal bölgede yaşamaya devam ettiler. Kaybolmaları
Fince'nin lehçelerine belirgin nitelikler kazandırdığı için bu
seslerin izleri, başka yerlerde hala bulunmaktadır. Örnek vermek
gerekirse, doğu ve bazı batı lehçelerinde 'θ' sesi 'ht' veya 'tt'ye
dönüşmüştür. Bununla birlikte standart dilde kaybolmuş seslerin
etkisi şu şekildedir: ð, d'ye dönüşmüştür. θ, ts'ye dönüşmüştür. ɣ,
v'ye dönüşmüştür.
Modern Fince noktalama işaretleri, İsveççe ile birlikte, çoğu
alfabetik sistem kesme işareti kullandığı halde sözcüğün kökünü ve
bazı durumlarda son ekini ayırmak için iki nokta üst üste işaretini
kullanır ( mesela kısaltmalardan sonra ). Dilbilgisinde hata
yapmamak için ekler önemlidir ve genellikle uygulanmaktadır. Mesela,
EU:ssa ( Avrupa Birliği'nde ) örneğinde olduğu gibi.
19. yüzyılda Johan Vilhelm Snellman ve diğerleri Fince'nin
statüsünün iyileştirilmesi gerektiğini vurgulamaya başladılar.
Mikael Agricola'nın yaşadığı zamandan beri, yazılı Fince neredeyse
yalnızca dini amaçlarla kullanılmıştı. Fakat Snellman'ın, Fince'nin
tam teşekküllü ulusal bir dil olarak kullanılması hakkındaki
milliyetçi düşünceleri önemli ölçüde destek topladı. Dilin durumunu
iyileştirmek ve dili çağdaşlaştırmak için ortak çaba sarf edildi.
Sonuç olarak 19. yüzyılın sonunda Fince, İsveççe'nin yanında
yönetim, edebiyat, bilim ve sanat dili haline geldi. 1853'te Daniel
Europaeus ilk İsveççe - Fince sözlüğü yayımladı ve ardından 1866 -
1880 yılları arasında Elias Lönnrot ilk Fince - İsveççe sözlüğü
derledi. Aynı dönemde Antero Warelius etnografik araştırmalar yaptı
ve diğer konuların yanı sıra Fin lehçelerinin coğrafi dağılımını
belgeledi.
Fince'nin durumunun iyileştirilmesine dair en önemli katkılar Elias
Lönnrot tarafından yapıldı. Fince'nin çağdaş kelime dağarcığının
oluşması ve gelişmesi üzerindeki etkisi özellikle önemliydi.
Kalevala'yı derlemesine ek olarak, batı ve doğu lehçeleri
savunucuları arasında gerçekleşen standart Fince'nin
geliştirilmesiyle ilgili anlaşmazlıklarda arabuluculuk yaptı ve
Agricola tarafından tercih edilen batı lehçelerinin öncü konumunu
devam ettirirken, orijinal olarak Doğu Finlandiya'daki lehçelerde
bulunan kelimelerin standart dile girmesini sağladı ve böylece dil
önemli ölçüde zenginleşti. Akabinde 1870 yılında Aleksis Kivi
tarafından ' Seitsëman Veljestä ( Yedi Kardeş )' ismiyle ilk Fince
roman yayımlandı.
Fince, belirli lehçe özelliklerinin farkılılaşmasında görülebildiği
gibi 2. Dünya Savaşı'ndan sonra belirli şekillerde değişmeye
başladı. Örneğin, Fince'nin batı lehçelerindeki 'ts' sesinin 'tt'ye
dönüşmesi gibi ( metsä kelimesinin mettä haline gelmesi ) veya doğu
lehçelerindeki 'd' sesinin yok olması gibi ( diän kelimesini tiän
haline gelmesi ). Bazı bilim adamları ayrıca, ä sesinin a sesine
doğru değişmeye başladığını bildirdiler. Fince konuşanların a sesini
ünlü uyumunu korumak için değişen ä sesinden daha farklı bir şekilde
telaffuz etmeye başlayacağı teorisini bile dile getirdiler.
Fince'nin ülke genelinde kullanılan iki ana şekli vardır. Birisi
'standart dil ( yleiskieli ) ', diğeri ise 'konuşma dili ( puhekieli
)'dir. Standart dil, siyasi konuşmalar ve haber programları gibi
resmi durumlarda kullanılır. Standart dilin yazılı formu, yani
'kitap dili' (kirjakieli) ise neredeyse tüm yazılı metinlerde
kullanılır. Halk tarafından yazılmış popüler düzyazılarda dahi
kullanılır. Konuşma dili ise yaygın televizyon ve radyo
programlarında ve işyerlerinde kullanılan Fince'nin ana şeklidir
hatta günlük kişisel iletişimde bir lehçeye tercih edilebilir.
Standart Fince'nin kuralları, Finlandiya Dilleri Araştırma Enstitüsü
Dil Kurumu tarafından belirlenir ve bu dil resmi iletişimde
kullanılan dildir. 201.000 madde başına sahip olan Çağdaş Fince
Sözlüğü (Nykysuomen Sanakirja 1951 - 1961), resmi dili tanımlayan
kuralcı bir sözlüktür. Bu sözlüğe, yabancı kökenli kelimeleri içeren
ek bir cilt ( Nykysuomen Sivistyssanakirja - Çağdaş Fince Eğitim
Sözlüğü -, 30.000 madde başına sahip ) 1991 yılında yayımlanmıştır.
Sözlüğün güncellenmiş hali yani Dil Kurumu Sözlüğü (Kielitoimiston
Sanakirja) 2004 yılında elektronik ortamda yayımlanmış ve 2006
yılında ciltler halinde basılmıştır. Yine 2004 yılında betimlemeli
bir dilbilgisi kitabı (Iso Suomen Kielioppi - Büyük Fince Dilbilgisi
-, 1.600 sayfa) yayımlanmıştır. Ayrıca 1992 - 2000 yılları arasında
yayımlanan Suomen Sanojen Alkuperä ( Fince Kelimelerin Kökeni ) adlı
bir etimolojik sözlük de bulunmaktadır. Ek olarak Nykysuomen
Käsikirja ( Çağdaş Fince El Kitabı ) isimli bir kılavuz ve
Kielikello ( Geveze ) adında bir süreli yayım da bulunmaktadır.
Standart Fince resmi metinlerde ( ders kitapları vb. ) kullanılır ve
okullarda öğretilen dil de bu dildir. Standart dilin konuşulan
şekli, siyasi konuşmalarda, haber yayınlarında, mahkemelerde ve
diğer resmi durumlarda kullanılır. Neredeyse tüm yayımcılık
faaliyetlerinde ve basılı çalışmalarda standart Fince kullanılır.
Konuşma dili, Fince’nin daha önceki formlarından kendiliğinden
gelişmiştir ve ana kültürel ve siyasal merkezlerden yayılmıştır.
Bununla birlikte standart dil, her zaman edebiyat için bilinçli
olarak oluşturulmuş bir araç olmuştur. Standart dil, çoğunlukla
zamanın geçmesiyle konuşma diline ait çeşitlilikten yok olan
dilbilgisel kalıpları muhafaza eder ve esas uygulama alanı yazı
dilinde olduğu için, konuşmada kullanıldığında kullanımı kolay
olmayan karmaşık sözdizimsel kalıplara sahiptir. Konuşma dili,
standart dile göre önemli ölçüde daha hızlı gelişir aynı zamanda
dilbilgisel ve sesbilimsel sadeleştirmeler en yaygın zamirleri ve
sonekleri etkiler, bu da sık fakat az miktarda farklılığa sebep
olur. Bazı çok kullanılan fiillerin özümseme yoluyla düzensiz hale
getirilmesi gibi küçük ses değişmeleri standart dilin dışında
bırakılır. Mesela, tule ( gelmek ) fiilinin ‘tuu’ haline gelmesi
gibi. Ancak, 'tule' gibi daha uzun biçimler, konuşma dilinde başka
biçimlerde de kullanılabilir.
Edebi dil, çoğunlukla kelimelerin söyleniş biçimi üzerinde kayda
değer bir etkiye sahiptir. Çünkü Fin halkının neredeyse hepsi okuma
- yazma bilir ve çoğunluğu kitap okumaya düşkündür. Aslında kitap
diliyle (puhuvat kirjakieltä ) konuşan insanlara hala rastlamak
mümkündür. Kitap diliyle konuşan kişiler bunu bilgiçlik taslama,
abartma, dili doğru kullanma, aşağılama ve laf dokundurma amacıyla
yapıyor olabilirler. Türkçe konuşurken Arapça veya Farsça kökenli
kelimeleri yoğun bir şekilde kullanmak gibi. Örneğin, ‘Bu
fevkaladenin fevkinde bir hadise’ cümlesi ile ‘Bu olağanüstü bir
olay’ cümlesi arasındaki fark gibi düşünülebilir. Daha yaygın olanı,
bilindik edebi yapıların yazılı Fince'den alıntı yapılarak konuşma
diline girmesidir. Radyo veya televizyonda kitap diline benzeyen
kibar bir konuşma duymak oldukça yaygındır ve bu dile sürekli maruz
kalmak, bu tür yapıların günlük dilde dahi benimsenmesine yol açar.
Konuşma dili yazım hususunda standart dile uyar.
Fince'nin (diğer bazı Ural dillerinde de ortak olan) karakteristik
özellikleri ünlü uyumuna ve eklemeli bir yapıya sahip olmasıdır.
Eklemeli yapısı ( sondan eklemeli ) nedeniyle, kelimeler oldukça
uzun olabilir. Ana vurgu her zaman ilk hecededir ve bu vurgu
ortalama hızda bir konuşmada vurgulu ünlü harf yaklaşık 100
milisaniye ( 0.1 saniye ) uzatılarak elde edilir. Vurgu ünlü harfin
niteliğinde ölçülebilir bir değişikliğe neden olmaz. Bununla
birlikte vurgu güçlü değildir ve kelimeler eşit miktarda vurgulu
görünür. Bazı durumlarda vurgu o kadar zayıftır ki ses en yüksek
seviyede olmasa sesin perdesi ve sesletim kuvveti gibi göstergeler
ilk hecede yer almasa dahi ana dili Fince olanlar vurgunun ilk
hecede olduğunu fark edebilirler.
Fince, diğer dillere oranla kökeni kendisine ait olan temel bir
kelime dağarcığına sahiptir ve bundan dolayı kelime hazinesindeki
sözcük sayısını artırmak için yapım eklerini kullanır. Örnek olarak
kirja (kitap) sözcüğünü ele alalım. Bu kelimeden yapım ekleri
kullanılarak birçok kelime türetilebilir. Mesela kirjain (harf),
kirje (mektup), kirjasto (kütüphane), kirjailija (müellif),
kirjallisuus (edebiyat), kirjoittaa (yazmak), kirjoittaja (yazar),
kirjuri (kâtip), kirjallinen (yazılı şekilde), kirjata (kaydetmek),
kirjasin (yazı tipi) sözcüklerinde olduğu gibi. Kelime türetme
mantığı açısından Türkçe ile Fince arasında bir benzerlik
bulunmaktadır. Her bir yapım ekinden hangisinin kullanılacağı, ünlü
uyumu kurallarına uygun olacak şekilde ekin ekleneceği kelimenin
içerisindeki ünlülere bağlıdır. İşte bu tür yaygın isim yapım
eklerinden bazıları şunlardır:
Fince, günlük konuşmada kullanılan kelime biçimlerinin
değiştirilmesini gerektiren birkaç morfofonolojik sürece sahiptir.
En önemli süreçler ise ünlü uyumu ve ünsüz yumuşamasıyla ilgili
olanlardır.
Ünlü uyumu sözcüğün içeriğine bakılarak gerçekleştirilen eklemeyle
ilgili ve dolaylı bir özelliktir. Kelimenin ünlü uyumuna uyup
uymadığına yapısına bakılarak karar verilir. Ünlü uyumu kuralı
kelimenin ilk hecesindeki harfe göre belirlenir ve kelimeye gelecek
son ekler bu harfe göre şekillendirilir. Bundan dolayı bir kişi
kelimenin herhangi bir parçasını duyarsa ilk hecenin ne olduğunu
çıkarabilir. Örneğin tuote (ürün) kökünden tuotteeseensa (ürününe)
kelimesini oluşturabilir. Bu örnekte son sesli harf, kalın ünlü bir
harf olan 'a' olur çünkü ilk hece kalın ünlü harfler olan 'uo'yu
içerir. Bu özellikle dikkat çekicidir çünkü 'a' ve 'ä' harfleri
birbirindem farklıdır vr anlam ayırt edici seslerdir. Birbirinin
yerine kullanılamazlar ve sesteş değillerdir.
Ünsüz yumuşaması kalıtsal sözcük dağarcığındaki k, p ve t
harflerinde gerçekleşen kısmen üretken olan bir yumuşama işlemidir.
Kelimenin yalın ve güçlü kökünün zayıf hale getirilmesiyle elde
edilir veya tam tersi. Örneğin tarkka (kesin) kelimesinin yumuşamaya
uğramış hali tarkan (kesin olan)'dır. Yine kelimenin yalın olmayan
durumdaki hali de "tarka-"dır. Yumuşama işlemi gerçekleştirilirken
ekler kelimenin yalın olmayan hali (oblik kök) üzerine eklenir. Daha
eski olan başka bir yumuşama biçimi de vardır. Bu durum son
eklerdeki t ve k ünsüzlerinin düşmesine neden olur. Bununla birlikte
eğer kelime ismin -i halinde (belirtme durumu-partitif hal) ise bu
ünsüz düşmesi çok yaygındır. Bu durumun gerçekleşmesi için kelimenin
kökünün ikinci hecesinde tek ünlü bulunmalıdır. Örneğin tarkka+ta →
tarkkaa
Fince, fiillere, isimlere, sıfatlara ve sayılara düzenli ekler
bitiştirerek yeni cümleler oluşturma kuralını yaygın biçimde
kullanan çekimli bir dildir. Bununla birlikte Fince gövdeleyici bir
dil değildir ancak çekim eki almamış yan cümleler mastarlarla
kurulabilir. Örneğin juode-ssa-ni (ben içtiğimde) ifadesinde harfi
harfine juode (içmek), ssa (de), ni (benim) anlamına gelmektedir. Bu
örnekte juode (içmek) eylemi mastar halindedir.
Cümle içerisindeki sözcük sıralamasında önce ismin yalın hali
ardından belirtme hali gelir. Bunun yanında nesneler cümlede iki
halde bulunabilir: ismin belirtme hali ve parçacıl hal. Bu iki hal
arasında farklılık bulunmaktadır ve bu farklılık eylemin bitip
bitmediği ile ilgilidir. Belirtme hali yapılmak istenen eylemin
tamamlandığını ifade eder. Örneğin Ammuin hirven (Geyiği vurdum
-geyik öldü) cümlesindeki gibi. Parçacıl hali ise eylemin
tamamlanmadığını ifade eder. Örneğin Ammuin hirveä (Geyiğe ateş
ettim -geyik hala yaşıyor) cümlesindeki gibi. Bu durum sıklıkla
fillerin bitmişliği ile karıştırılır. Ancak Fince'de var olan
bitmişlikle ilgili tek unsur, bitmişlik anlamı bildiren bazı
fillerin bulunmasıdır. Geçişlilik ise, geçişli ve geçişsiz iki
farklı türde eylemin bulunmasıyla ayırt edilir. Mesela ratkaista
(bir şeyi çözmek-geçişli), ratketa (kendi kendine çözülmek-geçişsiz)
fillerinde olduğu gibi. Fince'de tekrarlılık ve geçicilik bildiren
çeşitli fiiller de bulunmaktadır.
Fiiller her kişi zamiri için ayrı bir şahıs eki alır. Bu son ekler
standart Fincede hiç kullanılmayan bu kişi zamirlerinden dil
bilgisel olarak daha önemlidir. Mastarlar çekimsiz bir halde
değildir ve –ta veya –da ekine sahiptir. Çekimsiz hale en yakın olan
üçüncü tekil şahıs bildirme kipidir. Örneğin juoda (içmek) fiilinde
–da eki mastar ekidir. Bu fiilin üçüncü tekil şahıs bildirme
kipindeki hali jou’dur (iç). Dört tane kişi zamiri vardır. Bunlar
birinci minä –me (ben-biz), ikinci sinä-te (sen-siz), üçüncü hän-he
(o-onlar)’dir. Edilgen yapı (bazen öznesiz veya belirsiz olarak da
adlandırılır) “dördüncü bir kişi” olarak kabul edilebilir. Şimdiki
zaman, geçmiş zaman, bitmiş geçmiş zaman ve çok önce bitmiş zaman
olarak adlandırılan dört tane zaman vardır. Bitmişlik durumu ve
bağlamdan dolayı gelecek zamana ihtiyaç yoktur. Örneğin, Luen kirjan
(Kitabı okuyacağım) ifadesi kitap okuma işinin gelecekte
yapılacağını, Luen kirjaa (Kitabı okuyorum) ifadesi kitap okuma
işinin şu an yapıldığını ifade eder. Burada işin şimdi mi
yapıldığını yoksa gelecekte mi yapılacağını belirten şey kirja
(kitap) kelimesinin aldığı eklerdir.
İsimlere yukarıda adı geçen belirtme hali, parçacıl hal, tamlayan
hali, sekiz farklı bulunma hali ve birkaç diğer halin ekleri
getirilebilir. Hal eki sadece ana isme eklenmez aynı zamanda
sıfatlara da eklenebilir. Mesela sure+ssa talo+ssa (büyük evde)
harfi harfine ise büyük+de ev+de gibi. Sahiplik hali iyelik
ekleriyle gösterilir. Ayriyeten iyelik zamirleri bulunmamaktadır.
Zamirler de isimler gibi ek alırlar.
Yüzyıllar boyunca Fince, çoğu komşu Hint-Avrupa dillerinden olmak
üzere çok çeşitli dillerden birçok sözcük ödünç almıştır. Fince'nin
farklı dil bilgisel, ses bilimsel ve ses dizimsel yapısı sayesinde
Hint-Avrupa dillerinden alınmış yabancı sözcükler dilin yapısına
uygun hale getirilerek benimsenmiştir. Fince'nin kelime dağarcığında
Kök-Uralca kökenli yaklaşık sadece 300 temel sözcük kökü olduğu
tahmin edilmektedir.
Genel olarak Ural dillerine giren ilk yabancı sözcüklerin çok erken
dönemdeki Hint-Avrupa dillerinden geldiği görülmektedir. Daha sonra
dile bağlı olarak Hint-İran, Türk, Baltık, Cermen ve Slav dilleri de
önemli kaynaklar olmuştur. Fince de dahil olmak üzere Fin dilleri
özellikle Baltık ve Cermen dillerinden çokça ödünç sözcük almıştır.
Daha az bir ölçüde de Hint-İran ve Slav dillerinden ödünç kelime
alınmıştır. Ayrıca Fince ve diğer Fin dillerinde, öteki Ural
dillerinde olmayan ancak bilinen herhangi bir dilde tanınabilir bir
etimolojisi de bulunmayan çok temel bir grup sözcük bulunmaktadır.
Genellikle bu sözcükler, Kök-Fin dilinin Avrupa'ya gelmesinden önce
Finoskandiya'da (kuzey-batı Avrupa'da İskandinavya, Finlandiya ve
kuzeydoğu Rusya'ya bitişik bölgeyi kapsayan yer) konuşulan
Eski-Avrupa dilinin son kalıntısı olarak kabul edilir. Bu gruba
dahil olan sözcükler örneğin jänis (yabani tavşan), musta (siyah),
mäki (tepe), saari (ada), suo (bataklık) ve niemi (burun - coğrafi)
gibi sözcüklerdir.
Ayrıca Päijänne ve Imatra gibi bazı yer isimleri de muhtemelen
Kök-Fin dili döneminden önceki bir dönemden kalmadır.
Genellikle ödünç alınan sözcüklere verilen örnekler kuningas (kral")
ve ruhtinas (prens) sözcükleridir. Bu sözcükler Cermence *kuningaz
(kral) ve * druhtinaz (asilzade) sözcüklerinden Fince'ye geçmiştir.
Bunlar dilde ses bilimsel korumaya kayda değer bir örnek
oluştururlar. Çünkü iki kelime de dilin yapısına uyarlanmış
haldedir. Başka bir örnek ise äiti (anne) sözcüğüdür ki bu sözcük
Gotça "aiþei" sözcüğünden alınmıştır. Bu durum ilginçtir çünkü yakın
akrabalık ifade eden bir sözcüğün başka bir dilden alınması oldukça
nadir gerçekleşir. Anne anlamına gelen ve kökeni Fince olan emo
sözcüğü ise nadiren bazı metinlerde kullanılır. Baltık ve Cermen
dillerinden (morsian "gelin", armas "sevgili", huora "fahişe") ödünç
alınan yakın akrabalık ifade eden sözcükler de vardır. Eski İran
dilinden alınmış ödünç sözcükler ise vasara (çekiç) ve orja (köle)
sözcükleridir. Vasara, Avesta dilindeki "vadžra" sözcüğünden, orja
ise "arya" sözcüğünden alınmıştır.
Daha yakın zamanlarda, İsveççe üretken bir ödünç sözcük alma kaynağı
olmuştur ve İsveççe özellikle yönetimle ilgili sözcüklerde Avrupa
dillerindeki kelimeleri temsil eden bir temsilci görevi görmüştür.
Yani Avrupa dillerindeki yönetimle ilgili kelimeler genellikle
İsveççe kökenlidir. Günümüz Finlandiyası 12. yüzyıldan 19. yüzyıla
kadar İsveç'in bir parçasıydı ve 1809'da Rusya'ya devredilerek özerk
bir Büyük Düklük haline getirildi. İsveççe bundan sonra bile resmi
dil olarak kalmıştır ve üst sınıfın dili olarak kullanılmaya devam
etmiştir. Bu dönemde Fince resmi dil olarak kabul edilmiş ve İsveççe
ile yasal anlamda eşit bir statü kazanmıştır. Özerklik döneminde
Rusça ise halkın veya hükûmetin dili olarak kendisine bir yer
bulamamıştır. Bununla birlikte Rusça'dan (özellikle eski Helsinki
argosuna) birkaç sözcük alınmıştır fakat bu İsveççe ile aynı oranda
olmamıştır. Tüm bu durumlarda, ödünç kelime alma kısmen coğrafi
yakınlığın bir sonucu olmuştur.
Özellikle yönetim ve çağdaş kültürle ilgili sözcükler İsveççe'den
Fince'ye girmiştir. Üstelik bu sözcükler bazen İsveççe'nin eski
biçimini de yansıtmaktadır. Örneğin eski İsveççe lag sözcüğü
Fince'de laki (yasa) haline gelmiştir. Aynı şekilde eski İsveççe län
sözcüğü Fince'de lääni (il) haline, bisp sözcüğü piispa (papaz)
haline, jordpäron sözcüğü peruna (patates) haline gelmiştir.
İsveççe'den alınmış diğer birçok sözcük ise günlük konuşma dilinde
veya lehçelerde eş anlamlı sözcükler olarak yaşamaya devam
etmektedir. Örneğin İsveççe flicka kelimesi Fince'de likka'ya (kız)
dönüşmüştür ve tyttö (kız) sözcüğüyle eş anlamlı olarak
kullanılmaktadır.
Rusça'dan alınan ödünç sözcükler ise eski veya çok eskidir bundan
dolayı yabancı kökenli olduğunu fark etmek zordur. Bu sözcükler
günlük hayatta kullanılan kavramlar ile ilgilidir. Örneğin papu
(fasulye), sini (mavi) ve pappi (rahip) gibi sözcükler. Özellikle
raamattu (kutsal kitap) gibi birkaç dini sözcük Rusça'dan ödünç
alınmıştır ki bu durum İsveç egemenliği döneminden önceki dil
temasını da göstermektedir. Bunun esas olarak 9. yüzyıldan itibaren
Novgorod ile yapılan ticaret ve 13. yüzyılda doğuda yapılan Rus
Ortodoks misyonerlik faaliyetleri sonucunda gerçekleştiği
düşünülmektedir.
Son zamanlarda ve sürekli artan bir etkiyle İngilizce, Fince'ye
giren yeni ödünç sözcüklerin kaynağı durumundadır. Önceki zamanlarda
coğrafi yakınlıktan dolayı başka dillerden sözcük almanın aksine
İngilizcenin Fince üzerindeki etkisi büyük ölçüde kültüreldir ve bu
etki Finlandiya'ya uluslararası ticaret, müzik, filmler (yabancı
filmler ve programlar altyazılı olarak gösterilir), edebiyat,
internet ve televizyon gibi birçok yolla ulaşmaktadır. İnternet ise
muhtemelen İngilizce'ye sürekli maruz kalmanın en büyük kaynağıdır.
İngilizcenin küresel ticaret dili olmasından ötürü kazandığı önem,
Finlandiya’daki Nokia şirketi de dâhil olmak üzere çalışma dili
olarak İngilizceyi kullanmayan birçok şirketin İngilizceyi resmi
çalışma dili olarak benimsemesine yol açmıştır. Son zamanlarda
İngilizce’den alınan ödünç sözcüklerin daha önce başka dillerden
alınmış ödünç sözcüklerin yerini aldığı da görülmektedir. Örneğin
daha önce İsveççe “träffa” sözcüğünden ödünçleme yoluyla
oluşturulmuş treffailla (buluşmak) kelimesi bırakılarak, İngilizce
“to date” sözcüğünden ödünçleme yoluyla oluşturulmuş deittailla
(buluşmak) kelimesi kullanılmaya başlanmıştır. İngilizce’den kelime
kelime birebir çeviri yapma (öykünme) yoluyla da sözcük alınmıştır.
Mesela kovalevy sözcüğü birebir olarak “sert disk” anlamına
gelmektedir ve “hard disk” sözcüğünün Fince’ye uyarlanmış halidir.
Dil bilgisiyle ilgili öykünmeler de bulunmaktadır. Örneğin ei voi (o
yapamaz) ifadesi yerine sä et voi (sen yapamazsın) ifadesinin
kullanılması gibi. Bu, Türkçede “diş fırçalamak sağlığa faydalıdır”
demek yerine “dişinizi fırçalamanız sağlığınız için faydalıdır”
demek gibidir. Bununla birlikte bu yapı standart dil bilgisi
kurallarına aykırı olduğu için sadece günlük konuşma dilinde
kullanılmaktadır.
Ancak bu, Fince'nin İngilizce tarafından tehdit edildiği anlamına
gelmemektedir. Başka bir dilden sözcük ödünç alma yaygın bir dil
olayıdır ve yeni sözcük türetme sadece hükûmet tarafından değil
medya tarafından da etkin bir biçimde sürdürülmektedir. Kaldı ki
Fince ve İngilizce birbirinden doğrudan sözcük ödünç almayı
engelleyen oldukça farklı dil bilgisel, ses bilimsel ve ses dizimsel
özelliklere sahiptir. Fince sokak dilindeki (argo) İngilizce ödünç
kelimelere örnek olarak pleikkari (playstation-oyun merkezi), hodari
(sosisli sandviç) ve hedari (baş ağrısı) gösterilebilir. Genellikle
bu ödünç sözcükler argo veya jargon (meslek dili) olarak
tanımlanırlar ve resmi dilde ise nadiren kullanılırlar. İngilizce ve
Fince’nin dil bilgisi, sesletimi (telaffuzu) ve ses bilgisi
(fonetiği) birbirinden oldukça farklıdır. Bundan ötürü İngilizce’den
ödünç alınmış sözcüklerin çoğu esas anlamını koruyacak biçimde
önünde sonunda Fince’nin dil kurallarına uydurulur.
Alfa Ltd. - ®Konsolos
Tercüme, çeviri işini uzun yıllardan beri profesyonel olarak
yapmakta olan ve Fince lisan bilgileri, Fince konuşulan ülkelerde
edindikleri yurt dışı eğitim ve tecrübeleriyle pekişmiş tercümanları
bünyesinde barındıran bir çeviri, tercüme ve danışmanlık şirketidir.
2007 yılında kurumsallaşmış olan firmamız, 20 yılı aşkın bir
zamandan beri ABD, Almanya, Avustralya, Hollanda, İngiltere, İsveç,
Kanada ve TÜRKIYE başta olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerindeki
resmi ve özel kuruluş ve organizasyonlar için tercüme hizmetleri
sağlamaktadır.
Müşteri mahremiyetinin korunması, zamanından önce teslim, pırıl
pırıl akıcı bir dille hazırlanmış aslına sadık, doğru ve eksiksiz
çeviri, müşteri memnuniyetinin sağlanması, başta gelen ilkelerimiz
arasındadır.
Firmamıza teslim ettiğiniz Fince tercüme işleriniz daima hedef dile
ana dili düzeyinde vakıf kişilerce yapılır ve son kontrolden
geçirilir. Örneğin Fince çeviri metniniz, ana dili Fince olan bir
redaktör tarafından okunup düzeltildikten sonra size teslim edilir.
TÜRKIYE'deki okullarda öğretilen Fince yabancı dil seviyesiyle
yapılan tercümeler, Fince lisanını ana dil seviyesinde bilen ve
konuşan bir tercüman tarafından yapılacak çeviri kalitesine asla
erişemez! Nitekim bugün Turizm sektöründe, hatta 5 yıldızlı
otellerin çoğunda acemi ve ucuz tercümanların çevirmiş olduğu
tanıtım kitapçıkları hala kullanılmakta ve bunları okuyan ana dili
Fince turistler için eğlence ve alay konusu olmaktadır. Firmanızın
prestiji söz konusuysa ucuz tercüme hizmetlerinden sakının!
Tercümanlarımız,
Mesleki Yeterliliğe Sahip....
Firmamız, tercüme hizmeti verdikleri lisan üzerine diplomalı,
mesleki yeterliliğe sahip, yetkin, ehil ve yurt dışı tecrübeleriyle
donanımlı, konularında uzman yüzlerce tercümanı bünyesinde
barındırmaktadır.
Bize güvenerek teslim ettiğiniz her proje, içerdiği konunun uzmanı,
o konuda eğitim almış, en az lisans, tercihen yüksek lisans ya da
doktora diplomalı yetkin bir tercüman tarafından çevirilir ve
ardından hedef dili ana dili seviyesinde bilen bir profesyonel
tarafından kontrolden geçirilir.
Tercüme sektöründeki bir çok firmanın sırf daha ucuza maletmek
çabasıyla benimsemiş olduğu yeterince iyi olsun yeter felsefesi
bizim asla kanıksamadığımız bir yaklaşım olup önümüze getirilen her
yeni projeyi dünkünden daha iyi yapabiliriz anlayışıyla ele alırız.
Yüksek Eğitim Sahibi....
Tercümanlarımızın hemen hepsi en az bir üniversite mezunu olup
minimum 5 yıllık çeviri tecrübesine sahiptirler. Master ve doktora
seviyesinde eğitime sahip olup çeviri alanındaki tecrübesi 20 yıldan
fazla olan tercümanlarımızın sayısı da bir hayli kabarıktır. Bir çok
tercüme bürosunun maliyet düşürmek için yaptığı gibi, öğrenci ya da
5 yıldan az tecrübeye sahip tercümanlarla prensip olarak
çalışmıyoruz. Tercümanlarımızın çoğu 30 yaş ve üzerinde olup belli
bir profesyonel olgunluğa sahip, uzmanlık alanlarında vasıflı,
diplomalı ve işinin ehli kişilerdir.
Tercüme işinin altın kuralı "daima ana diline çevir" olarak kabul
edilirse, Türkçe'den yabancı dillere yapılacak olan çevirilerin o
dilleri ana dili seviyesinde konuşan bir profesyonel tarafından
yapılması ya da en azından tashih edilmiş olması şarttır.
Tercüme yapmak profesyonellerin işidir.
Amatörlerin, hobi olarak çeviri yapanların, yabancı dil
öğretmenlerinin ya da yabancı dil bilen sekreterlerin eline emanet
edilmemelidir!
Sadece hatasız olmakla kalmayıp, pırıl pırıl ve akıcı bir dille
hazırlanmış bir tercüme işinin üretilmesi, ucuz fiyatlarla mümkün
değildir. Ancak bazen bu gerçeğin farkına vardığınızda iş işten
geçmiş olabilir.
TÜRKIYE’de “tercüman” mesleki ünvani, avukatlik ya da doktorluk
mesleklerinde oldugu gibi yasalar altinda koruma altina alinmis
degildir. Bu da demek oluyor ki, yeterli seviyede dil bildigine
"kendince" ikna olmus olan herkes tercüman oldugunu iddia edebilir.
Ardindan, uzmanlik gerektiren bir metin önlerine getirildiginde,
birakin çevirebilmeyi, tam ve dogru olarak anlamakta bile zorlanacak
bir dil seviyesinde olmalarina ragmen kendilerine tercüme bürosu
dahi açabilirler.
O YÜZDEN SİZİ UYARIYORUZ UCUZ TERCÜME HİZMETLERİNDEN SAKININ!
|